5 Kasım 2011 Cumartesi

Kaybolmanın Dayanılmaz Cazibesi

gözlerime bağlı gürültü ile dönen
film makaraları
sansürlü şerit kesiklerinden
bir yeraltı edebiyatı uyarlamasının ölü doğan ruhu

M. Turgut Erdem

Yazacaklarımın bu alıntı ile hiçbir organik bağı yok. Hayatta her şey birbirine bağlantılı görünür ya, oysa değildir. Böyle bir takım tuhaflıklar yani.

İnsan kendi varlığından, gerçekliğinden şüpheye düştü mü yazık. Buradayım diye haykıran onca yapıya, unsura rağmen tersini fikir edinmek. Bir virüs gibi hızla yayılır bu bakış açısı zihninizde. Pekçok kapıya çıkar sonuçları. En trajik olanından, en komiğine. Düşünün, tarih boyunca insan kendini haykırmak için neler yapmamış. Edebiyatı, sinemayı, resmi, mimariyi, estetik algılarını dikkate alın. İçki sofralarındaki vecizeleri, hayat memat konuşmalarını, kısık sesli ağlak şarkıları kayda geçin. Hepsi, dışavurum denilen meretin suya yansımaları. Ana nedenleri varlıksal olmayabilir ancak hepsinin kıyısından köşesinden yakalanır bu tez.

İşin zor kısmına gelelim, sen tutup diyeceksin ki ben yokum, ki siz de yoksunuz. Deliliğin sınırında gezineceksin, sonra belki abuk sabuk hayallere dalacaksın. Uçmayı arzulayacaksın, kafana göre yaşayacaksın. İzin vermeyecekler tabii. Korkacaklar, zira ikilemin farkındadırlar. Sen, ben yokum dedikçe varlığını hissedecekler. Enselerinde birer iz, düşlerinde birer imgelem olacaksın. Tutup bir geceyarısı otogarında, yarım ekmek köfte yedikten sonra herhangi bir yazıhaneye girip, ilk otobüs neresiyse bilet alacaksın. Ses çıkarmayacaklar, yok öyle.

Erdem denilen olguyu bir portakal sıkacağında sıktıktan sonra, posası kalacak geriye. Toplum kokusu gelecek burnuna. Kimsenin sana ait olmaması, ardında bıraktıklarının olmaması her şeyin sana aitliğini getirecek. Zordur, zordur en uç noktasına dek. İlkin, yalnız kalmak öyle herkesin yapacağı iş değildir. Can Yücel'den "Bağlanmayacaksın" ı okuyup bağlanmayı koyverip bir köşeye, çekilmek kolay değildir. Sonra, özgürlüğüne, mücadelenin nihayetine geldikten sonra amaçsız kalmak yıpratır insanı. Bildiğimden değil, tahmin ettiğimden atıp tutuyorum yine.

Her şeye rağmen, kaybolmanın, isimsiz kalmanın, tanımadıklar arasında sallanmanın bir ölü sakinliğinde, yaşama, bu kaosa, bu hızlı tüketime, düşüncesizliğe, iki satır kelamsızlığa karşın cazibesi daha dayanılmaz sanki.

gözlerime bağlı gürültü ile dönen
film makaraları
sansürlü şerit kesiklerinden
bir yeraltı edebiyatı uyarlamasının ölü doğan ruhu
kaybolmanın tuhaf arafında
ah bu lavanta yokoluşu
jeneriğim tersten akmakta
diyaloglarım berbat

M. Turgut Erdem

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder